top of page

Balıkesir'den Sevgilerle ...

  • eceozen23
  • Aug 10, 2023
  • 2 min read

Deniz tuzuyla açık yaralarımı birer yakut parçasına dönüştürüyordu, Balıkesir'deki ilk haftamda not defterime yazdığım ilk cümle buydu. Hayatımı yoluna koyamadığımı hissettiğim bir noktada şehri değiştirdim ancak plot twist : problem benmişim, arz ederim :)


Farklı bir şehirde yaşamak, uzak olmak, nefes almak, inzivaya çekilmek, hayatını 'düzene' sokmak. Haziranın sonunda kafamda bunlar dönerek çıkmıştım İstanbul'dan. Bugün bulunduğum yerde görüyorum ki, insan kafasını da aynı yere götürdükçe yeni başlangıçlar yapamıyor, arz ederim.


Sanki hep kötü haber aldığımda geliyorum buraya, belki de İlhan Berk haklıdır, mutlu insan yazamıyordur. Önce kötü haberi vereyim o zaman, tarihe de not düşülsün, evimizin kuş bireylerinden Maviş Dante beyi kaybettik, canımın bir parçasına daha veda ettim. Böyle böyle nasıl azalmadığımıza hala şaşırıyorum. Ama iyi idare ediyorum, odağımı kardeşlerine verdim, arz ederim.

Oburluğuyla, kıskançlığıyla geldi ve geçti bu dünyadan

Gerçi yazamamamın mutlulukla bir ilgisi yok, tamamen beceriksiz zaman planlama yeteneklerim ve uykuyu çok seven genlerimin suçu. Başkasını suçlamakta çok iyiyimdir, eğer dış düşman arıyorsanız yardımcı olabilirim, arz ederim.


Toplanmayan bir mutfağım var, ben mutfağımının tertemiz kalma ihtimalini sevdim. Ayıptır söylemesi şeftalili yaz keki yaptım bugün, bulaşıklar tepeleme duruyor. Ancak ilhamımı temiz bir mutfağa değişmek istemedim, mutfağın kaçacağı yok ya dedim. Ne demişti Rose Milligan; toz al mecbursan. Saat 21:01 sularında, mutfak toplanmaya mecbur değil, kendine sordum, arz ederim.


Yüzmeyi daha yeni öğrendim, ufak bir kız çocuğu gibiyim. Sudan çıkmamak için bolca bahanem var. Annem hep hobilerimizi sonuna kadar götürmeyişimizden şikayet eder, o hobilerin içinde yalnız başımıza debelenmelerimizi de hep görmezden gelir. 30'uma az kala, hobilerime sıkı sıkı sarılıyorum, arz ederim.


Sahil kafe-barlarında 90'lar rock çalıyor. Sabaha kadar oturmak istiyorum hiç bir şeyi düşünmeden. Sanki sabaha kadar oturmak bana bir zaman yolculuğu trenine bilet hediye edecek gibi. Zaman yolculuğunun icat edildiği tarihten gerisine gidemeyeceğimizi bilimsel olarak biliyorum, arz ederim.


Beşiktaş'ın Avrupa maçı var, bir yandan ona bakıyorum göz ucuyla. Türk futbolu beni mutlu etmiyor, ortalamanın üstü olmaktan genel olarak zevk almıyorum. Ortalamalarla bir derdim var, çözemediğim. Çözmeye de çalışmıyorum artık, arz ederim.


Perseid meteor yağmurunun en yoğun zamanına daha 2 gün var. Oysa birazdan balkona çıkmak için bundan daha başka bir sebebim var, her gece sesini duyduğumu sandığım baykuş gerçekmiş, tellere geliyormuş. Bir kuş gözlemcisi her zaman kulağına güvenmelidir, arz ederim.


Böyle bazen insan, sanki herkes çok eğleniyormuş da bir kendisi hayatın içinde debeleniyormuş gibi hisseder ya. Bu hissimi destekleyen şeylere şahit oluyorum. Ve işin kötüsü, instagram postlarında değil gerçek hayatta. Monotonluğumla yetinmeyi öğreniyorum, arz ederim.


"Şimdi ben, ölüm oldum. Dünyaların yok edicisi." Oppenheimer beni çok etkiledi, belki de yıllardır izlediğim en iyi filmdi. Pandemi sağolsun iyi filmlere hasret kaldık. Daha konuşulacak çok şey var, isterseniz konuşuruz, arz ederim.


Arzlarım, arşa mı ulaşır bilemiyorum. Yıllardır, yazmak beni bugüne getirir, ayaklarımın yere bastığını hissettirir. Şimdi kafamın üstündeki bulutlar dağılıyor gibi, belki mutfak toplanmak isteyebilir. Belki baykuş gelmiştir. Belki de tek ihtiyacım olan, haftalardır beni bekleyen kitabıma dönmektir.


Eğer buraya kadar okuduysanız, bloga geri dönme kararımdan bahsetmeme gerek yok sanırım. Bunu söyleyip sıklıkla kayboluyorum, biliyorum, ama çözeceğiz. Halledicez. Siz yazın bana, eleştri yazın, selam yazın. Ben mutlu olurum :) O zaman bu yazı, Dante'm için olsun, umarım bolca çubuk kraker yiyip mutluluktan uçuyorsundur oğlum. Seni çok seviyoruz.


















Kommentare


Post: Blog2_Post

Subscribe Form

Thanks for submitting!

©2021 by der Weltschmerz. Proudly created with Wix.com

bottom of page